14 Mayıs 2016 Cumartesi

ALAÇATI OT FESTİVALİ_2016



Merhaba Arkadaşlar
07-10 nisan tarihleri arasında yapılan Alaçatı Ot Festivaline bu sene talep çok fazlaydı.Biz 5 arkadaş dört gün süren festivalin son iki günü dahil olabildik.Çok heyecanlıydık ve nasıl olacağı konusunda fikrimiz yoktu.

Tur otobüsüne Cuma akşamı Kadıköy'den saat 23.30 da binmek üzere evimizden harekete geçtik. Fakat ne mümkün kalabalık ve trafik  yüzünden saat 01.00 de ancak otobüse binebildik.Bu kadar talep olabileceği aklıma gelmemişti.Tüm geceyi yolda geçirdikten sonra kahvaltımızı almak üzere Manisa da çok şirin bir mekanda mola verdik.



Kahvaltımızı yaptıktan sonra otobüsümüze binerek Çeşme'ye doğru harekete geçtik.Program da Çeşme kalesini gezmek, kahve molası vermek ve daha sonra da Alaçatı'ya hareket etmek vardı.


Genel bilgi vermek gerekirse; Çeşme İlçesi'nin görülmeye değer tarihi ve kültürel değerlerden biri de Çeşme Kalesi'dir. Çeşme Kalesi Sultan II. Beyazıt Döneminde 1508 yılında inşa edilmiştir. Aydın Valisi Mir Haydar tarafından Mimar Ahmet oğlu Mehmet'e yaptırılmıştır. 

Günümüze kadar çok iyi bir şekilde korunarak gelen kale içinde Çeşme Arkeoloji Müzesi yer almaktadır. Çeşme Müzesi ilk defa 1965 yılında İstanbul Topkapı Müzesi'nden getirilen silahlarla silah müzesi olarak ziyarete açılmış olup, 1984 yılına kadar böyle devam etmiştir. Müzede bulunan silahlar salondaki aşırı nemden dolayı oksitlenerek bozulmaya başladığından, İzmir Arkeoloji ve Ödemiş müzelerine devredilmiştir. Aynı teşhir salonu düzenlenerek 1964 yılından beri devam eden Ildırı (Erythrai) antik şehrinde yapılan kurtarma kazılardan elde edilen eserler sergilenmektedir. 


Daha sonra limanda kahvelerimizi içip küçük bir tur yaptık.Detaylar çok güzeldi.Sizlerle de resimlerimi paylaşmak istedim.

Araçlarımıza binerek Alaçatı'ya ilerlemek üzere harekete geçtik.Yol üzerindeki manzara harikaydı.

Alaçatı'ya saat 16.00 gibi  ulaştıktan sonra sıra sıra dizilmiş stantları gezme fırsatımız oldu o kadar kalabalıktı ki yürümek bile mümkün olmadı.Karnımız acıkmıştı günler öncesinden rezarvasyon yapmaya çalıştık fakat tüm restaurantlar tıklım tıklım doluydu.Bu arada köylülerin getirip tezgahlarda paylaştığı otların ne olduğu ve nasıl piştiği konusunda bilgi vermek istiyorum.
Sırası ile ;


Tirşik otu:
Bahar aylarında tarla kenarları, yol kenarları, yaprak döken koruluklar ve çalılıklarda bulunur. Yumrulu ve çok yıllık bir bitkidir. Büyük geniş yaprakları vardır.
Taze yaprakları toplanarak sebze olarak tüketilir. Dikkatli kullanmak gerekir, zehirlenme yapabilir. Bu nedenle tuzla ovularak bekletilir ve haşlanarak suyu süzüldükten sonra kullanılır. Yapraklarından etli dolması, haşalanarak veya kavrulak sarımsaklı yoğurtlu salatası ayrıca nohutlu çorbası yapılır.
Deli kereviz: Sahillerde tarla ve bahçelerde yol kenarları ve kuru yamaçlarda bulunur. Otsu bir bitkidir.Karışık ot kavurmalarında kullanılır, yaprak ve sap kısımları haşlanarak salatası yapılır ayrıca zeytinyağlı sulu yemeği yapılır.
Dağlama: Bahar aylarında kırlarda krizentem benzeri çiçekleriyle güzel bir görsel şölen yaparlar. Çiçekleri bazen sarı bazen, beyaz bazen de kremdir. Tek yıllık otsu bir bitkidir.
Taze sürgünlerinden haşlanarak zeytinyağlı salatası yapılır. Karışık ot kavurmalarında, böreklerde ve gözlemelerde kullanılır.
Eşşek Helvası: Baharda tarlalarda,ekili alanlarda, sebze bahçelerinde bulunur. Yapraklar köke doğru etli, kenarları hafif dikenli ve yaprak renkleri de yeşil bazen yeşilden mora doğru çalar. Çiçekleri sarı renklidir ve yukarı doğru uzanan saplarda açar.
Taze yapraklarından limonlu ve zeytinyağlı salatası yapılır. Karışık ot kavurmalarında kullanılır. Ayrıca soğanla yemeği yapılır
Ebegümci: Ebegümeci yol kenarlarında, tarla kenarlarında, tarla içleri ve boş alanlarda kendi kendine yetişen bir ot olup, 20-30 cm. arasında boylanabilen bu türün yaprakları yuvarlağımsı biçimli, kenarları dişli, uzun saplı, tüylü veya az tüylü, almaşık dizili, 3-7 parçalı ve palmiye gibi damarlıdır. Mayıs ayından Eylül ayına kadar çiçeklenmekte ve pembe renkli, eflatuni çizgili çiçekleri, yaprakların koltuklarından çıkmaktadır. Meyveleri 10 parçaya bölünen, olgunlaştığında açılmayan kuru tohumlar halindedir. Bitki döktüğü tohumlarıyla çoğalmaktadır.
Körpe yaprakları haşlanarak ekşili veya yoğurtlu salatası yapılır. Çiğ olarak tuzla hafifçe ovduktan sonra salatalara eklenebilir. Sade veya karışık otlarla kavurması, etli, pirinçli ya da bulgurlu yemeği, sarması ve çorbası yapılır. Karışık veya sade olarak omletlerde, kreplerde, börek ve gözleme içinde kullanılır.
Yaprakları, sapları ve çiçekleri ayrıca geleneksel tıpta kullanılmaktadır.
Malva parviflora L. (Mülkek, küçük ebegömeci, küçük gömeç) de aynı şekilde kullanılır.
Yabani Rezene: Ege ve Akdeniz çevresinde yetişen çok yıllık kokulu bir bitkidir.Sonbahardan, ilkbaharın sonlarına kadar tarla kenarları ,akarsu kenarları ve kuru yamaçlarda yetişir. Bitkinin yaprakları dereotuna çok benzerdir,ama onu dereotundan ayıran en belirgin özellik anasona benzer keskin kokusudur.Yaz aylarının başında sarı şemsiye şeklinde çiçekler açar.Kültür ortamında da yetiştirilmeye başlanmıştır.
Kök ve taze yapraklarından zeytinyağlı,kuzu etli yemeği yapılır. Yumurtalı veya yumurtasız kavurma sının yanı sıra ,karışık ot kavurmalarının ve böreklerin olmazsa olmazıdır.
Şevketibostan: Ege ve Akdeniz çevresinde yetişen çok yıllık dikenli bir bitkidir. Nemli alanlar ,yol kenarları ve nadas alanlarında bulunur. Sarı renkli çiçek açar. Aralık ayından itibaren özellikle, ilkbahar aylarından nisan ve mayıs sonlarına kadar yetişir. Son yıllarda daha çok tanınıp tüketilmeye başlanmasıyla doğal ortamda nerede ise yok olma tehlikesi nedeniyle, kültür ortamında yetiştirilmeye başlanmıştır.
Kökleri ve köke yakın taze yaprakları dikenlerinden sıyrılarak kullanılır. Yapraklarından haşlanarak zeytinyağlı salatası yapılır. Köklerinden kuzu etli,oğlak etli veya zeytinyağlı yemeği yapılır.
İğnelik: Bahar aylarında, tarlalardan kuru çayırlara, yol kenarlarından meyva ve sebze bahçelerine, pek çok nemli alanlarda bulunur.Otsu bir bitkidir.Çiçekler genellikle açık pembeden koyu pembeye bahar sonlarında açar.
Taze yaprakları haşlanıp salata olarak tüketildiği gibi, karışık ot kavurmalarında ve böreklerde, gözlemelerde kullanılır.

Tilkişan(yabani kuşkonmaz): İlkbahar aylarında makilik, çalılık alanlarda, çam koruluklarında ve tahrip edilmiş arazilerde bulunur. Çalı formunda dikenli bir bitkidir.
Taze sürgünleri toplanır. Saplarının sert yerleri ayıklanarak yumurtalı veya yumurtasız kavurması yapılır.

Yabani Marul: İlkbahar aylarında tarka kenarları, taşlık araziler ve kayalık yamaçlarda bulunurlar. Yaprakları mat yeşil, bitkinin gövdesinde dikenli tüyler vardır. Sarı çiçek açar.
Taze döneminde toplanarak limonlu ve zeytinyağlı salatası yapılır.
Hardal: Sonbahardan, ilkbahara kadar yol kenarları, boş alanlar ve tarlalarda yetişen tek yıllık otsu bir bitkidir. Turp otuna göre daha ince yaprakları vardır. Ve sarı çiçeklidir. Diğer türü olan deli hardalın acı bir tadı olmasına rağmen bu türün özelliği tatlı olmasıdır.
Filizlerin taze kısımları toplanır. Haşlanarak zeytinyağlı ve limonlu salatası yapılır. Yine aynı filizlerle isteğe bağlı olarak yumurtalı veya yumurtasız kavurması yapılır. Ayrıca börek ve karışık ot kavurmalarında kullanılır.
Radika: Çayırlarda, nemli ve kuytu çalılıklarda, yol kenarlarında bulunur. Tırtıklı yaprakları vardır. Acı radikanın yapraklarının daha tırtıklı olması onu tatlıdan ayıran en belirgin özelliktir. Bahar aylarında sarı çiçek açar. Yapraklar koparıldığında ve kökünde yapışkan sütümsü bir sıvı çıkar.
Taze yapraklarından zeytinyağlı ve limonlu salatası yapılır ki bu salata ege insanının balık yerken kesinlikle tercih ettikleri bir salatadır. Ayrıca karışık ot kavurmalarına kullanılır.

Deve Tabanı: Tarım alanlarında, yol kenarlarında, çimenlik hatta kayalık yamaçlarda bahar aylarından itibaren görülür. Yıllık otsu bir bitkidir. Tüylü geniş yaprakları vardır. Çiçekleri mor, mavi veya pembemsidir.Taze toplanmış yaprakları karışık ot yemeklerinde, böreklerde ve gözlemelerde kullanılır.
Körmen: Sonbahar dan ilkbahara kadar çalılık,makilik,tarlalar, kırlar ,hatta kumsallarda görebiliriz.Soğanlı bir bitkidir.kökleri aynı sarımsağa benzer.Soğan çiçeğine benzer çiçeği olur.Taze olarak salatalarda, soslarda kullanıldığı gibi yumurtalı kavurması yapılır ve ot kavurmalarında kullanılır.
Turp Otu: Tarlalarda meyve ve sebze bahçelerinde ,kırlarda ve yol kenar yetişen otsu bir bitkidir. Sonbahardan ilkbahara kadar yetişir. Kendine benzer olan hardal otundan ayıran özelliği beyaz çiçek açmasıdır. Yaprakları kalın ve hafif tüylüdür.Taze sürgünleri toplanarak en çok haşlanıp limon ve zeytinyağlı salatası yapılır. Ege insanın balık yerken en çok tükettiği salata türlerindendir. Ayrıca karışık ot kavurmalarına konur.

Pazar yerine girince kendimizi kaybettik :))

Çeşit çeşit reçeller ;
Miş miş reçeli,hünnap reçeli,sarı kiraz reçeli,kavun reçeli,çam fıstık reçeli,greyfurt reçeli,papatya reçeli,amber reçeli,gelincik reçeli,domates reçeli,ebegümeci reçeli ,elma reçeli gibi ilginç reçel çeşitleri yeralmaktaydı.

Çeşit Çeşit ot yemekleri ,dolmalar karışık ot börekleri vardı.
Egede enginar yemekleri, dışındaki kabukları ile pişirilmekte.Bu arada satış yapan teyzelerden aldığım tarifleri de sizlerle paylaşmak istiyorum.Hatta hepsini aldığım otlarla denedim bile :)) 


Alaçatı maceramız hacımemiş sokağında gezerek devam etti.Renk renk şirin mekanlar çok hoşumuza gitti bol bol resim çektik.

Nerdeyse her köşebaşında tarihi İmren Pastanesi vardı.Damla sakızlı kurabiyesi,çeşit çeşit meyvalı tatlıları kurabiyeleri çok lezzetli,özellikle mandalinalı dondurmasına bayıldım.

Sokaklarda gezerken birçok blog yazarı ,restaurant sahibi ve istanbullu ahçıya rastladık.)
Bunlardan biri kahvaltı kitabı ile kendinden söz ettiren Süleyman Dilsizdi.





Süleyman Dilsiz Yasemin'nin Mutfağında ege otlarından oluşan bir menü hazırlayarak pişirdiği yemekleri değerli misafirlerine tattırdı.

Menüsü; karabuğday ve hindiba ile sotelenmiş bergama tulum peynirli kalamar dolma,hindiba ve kuzukulağı ile İzmir Kelle peynirli Pesto sos,Izgarada ege otlarıyla izmir kelle peynirli börek,tahinli hindiba ve enginar salatasıydı.


                                                            Kalamar Dolma 
Süleyman Dilsiz'den almış olduğum Karabuğday ve hindiba ile sotelenmiş bergama tulum peyniriyle kalamar dolma tarifi

Malzemeler
5 adet kalamar (bütün,temizlenmiş,ayakları ince kıyılmış)
4-5 dal hindiba (yaprakları ince kıyılmış)
1/2 su bardağı kurutulmuş domates (şerit kıyılmış)
5-6 adet çeşme limonu (kabukları ince rendelenmiş)
1-2 adet yumurta beyazı
1 kg uşak toz tarhanası
2 yemek kaşığı çam fıstığı (irice dövülmüş)
1 çay kaşığı karabuğday
5 yemek kaşığı Bergama tulumu (rendelenmiş)
1 su bardağı zeytinyağı
1 yemek kaşığı tereyağı
1 şişe madensuyu

Yapılışı
Kalamarları tuz ve maden suyu ile iyice ovarak ,ağzı kapatılabilen derin bir kapta ara sıra çalkalayarak yarım saat kadar buzdolobanında dinlendirin.Bu arada karabuğdayı orta ateşte 5-8 dakika arası haşlayın.Hindibaları ve domatesleri zeytinyağı ve limon karışımında yumuşatın.Yumurtanın beyazlarını aldıktan sonra tarhanayı içine dökerek ,altında sıcak su bulunan bir kasenin içine koyacağınız küçük bir kasede hafifçe çırpın.Fırını 200 C'de önceden ısıtın.Küçük bir tavada dolmalık fıstıkları ,kalamarın ayaklarını domates ve karabuğday ile birlikte , en son hindibaları da ilave ederek tereyağıyla soteledikten sonra limon kabuklarını ekleyin.Çırptığınız tarhanalı yumurtayı bu karışım ile karıştırıp kalamarları içine doldurun.fırında 20 dk pişirin.Dilimleyip hindibalı pesto sos ile servis yapın.
Afiyet olsun....



g
      Bir güzel gezinin daha sonuna geldik.
      Başka bir yeme içme seyahatinde buluşmak üzere....
      Sağlıkla kalın.........












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder